Yüzde 50’ye yakın oyla iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ni bekleyen üç temel mesele var. Öncelikle bunları çözmezse…
Fatih Altaylı’nın yazısından ilgili bölüm…
Yüzde 50’ye yakın oyla iktidar olan, daha doğrusu iktidarını sürdürme vizesini alan Adalet ve Kalkınma Partisi’ni bekleyen üç temel mesele var.
Bu üç temel meselenin ikisinin çözümü için Meclis’te “uzlaşma” şart.
Ve seçim öncesi tavırlara bakılırsa bu hayli güç, söylenenlere bakılırsa bu çok da güç değil.
Önce yeni kurulacak hükümetin en yakın sorununa bakalım:
CARİ AÇIK
Öcalan‘ın 15 Haziran falan demesine bakmayın. Hükümetin önündeki öncelikli mesele “cari açık” sorunu.
Seçim senesinde iplerin hafiften de olsa koyverilmesiyle birlikte Türk ekonomisi çok ciddi bir cari açık sorunuyla karşı karşıya kaldı. “Cari açık”ın oranı yüzde 9’un az üzerinde.
Yani taşınabilir noktada değil. Dizginler ele alınmazsa daha da büyüyecek.
Bu, şu demek. Türkiye’nin dışardan para bulması güçleşecek. Bulunan paranın maliyeti artacak. Buna bağlı olarak faizler yükselecek. Faizler yükselince yatırımlar duracak. Büyüme duracak. İşsizlik artacak. Hükümet büyümeyi sürdürmek istiyorsa bu kez enflasyon artacak. Türkiye geçmişte yaşanan ve bu dönemde kırılan kısır döngüye girecek.
Dışardan sermaye girişi azalacak. Halka açılmalar yoluyla şirketlerin para bulması güçleşecek.
Bu yüzden acil bir acı reçete gerekecek. Tek yol vergi ve fonların artırılması ve tabii zamlar.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2014’te yapılacağının açıklanması “acı ilacın” verilmesi konusunda hükümetin elini rahatlatacak. Seçim kaygısı olmadan 2 yıllık bir program uygulanabilir.
KÜRT MESELESİ
Hükümetin bir diğer önemli sorunu da Kürt meselesi. Seçim öncesi Orta ve Batı Anadolu’daki milliyetçi oyları kazanmak isteyen Başbakan Erdoğan “sert” bir milliyetçi söyleme yöneldi. İlginçtir, bu söylem Adalet ve Kalkınma Partisi’ne Kürt oylarını kaybettirmedi. BDP kitlesi dışında Kürt oylar yine AKP’yi tercih etti. Bu Başbakan’ın elini güçlendiren bir durum. Ancak yine de sorunun çözümü için bazı adımların atılması şart. Doğrudan Başbakan’a bağlı olarak çalışan çok önemli bir bürokrat “Kürt meselesinin çözümünde Kemal Kılıçdaroğlu’nun varlığı ve CHP’nin yeni söylemi çok önemli ve olumlu. Bu dönemde bu sorunun çözülmesinde CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun çok önemli katkıları olabilir” diyor. Bunun Başbakan’ın da fikri olduğunu zannediyorum.
AKP ve CHP Kürt sorununun çözümünde birlikte hareket ederek mesafe alabilirler.
Tabii Başbakan’ın seçim öncesi sert söyleminden yavaşça da olsa uzaklaşması gerekecek.
Aksi takdirde terör sorunu 1990’ların ilk yarısındaki durumuna dönebilir.
PKK’nın yayın organlarını izlerken bu hisse kapılıyorum.
ANAYASA
Bence Anayasa konusu en çetrefilli ve ilerlemesi en zor mesele. Türkiye’nin yeni bir Anayasa ihtiyacı içinde olduğu açık. Ancak Başbakan’ın seçim öncesinde söylediği “330’u bulamazsak Anayasa değişikliğini askıya alırız” sözlerinin “Doğru anlaşılmadığını” düşünüyorum.
Başbakan “330’u aşacak bir uzlaşma bulamazsak” demek istedi diye umuyorum.
Bu uzlaşma bulunabilir mi?
Bulunabilir.
Kürt sorununun çözümünde adım atılır ve Başbakan ile BDP arasında bir barış sağlanabilirse BDP Anayasa konusunda AKP’ye destek verir.
Ancak Başbakan’ın seçim öncesi Öcalan‘la ilgili verdiği sözler elini bağlayacaktır.
Başkanlık sistemi konusunda Anayasal değişikliğin yapılabilmesi oldukça zor görünüyor. Halk her ne kadar verdiği oy oranıyla Tayyip Erdoğan‘ı “Bir nevi Başkan” olarak gördüğünü söylemiş olsa da bunun yasal zemine oturtulması çok da kolay görünmüyor.
Anayasa’da beklenildiği kadar kapsamlı bir değişiklik ufukta görünmüyor.
Haberturk.com
0 yorum:
Yorum Gönder